AKALAN KÖYÜ
1103 nüfusa sahip olan köy, 1924 yılında mübadele ile Selanik’ten gelen muhacırlar tarafından oluşturulmuştur. Daha önceleri Rumların yaşadığı köyün o zamanki adı Hakalan olup zamanla bu isim Akalan olarak değişmiştir. Çatalcaya uzaklığı 14 km olan köyün, doğusunda Subaşı güney doğusunda Gökçeali, güneyinde İnceğiz, güney batısında Kabakça, batısında İhsaniye köyleri ile kuzeyinde Kalfaköy bulunmaktadır. Bir orman köyü olan Akalan’ın tarım arazisi az olduğu için tarım ve hayvancılık yok denecek kadar azdır. İşçi ve küçük esnaf ile sanayide çalışan çoktur. Ayazma adındaki çeşmenin suyu meşhur olan köyde orman kenarları piknik alanı olarak kullanılmaktadır.
ÇAKIL KÖYÜ
Çakıl köyü 2650 nüfusa sahiptir.Köyün çeşitli yerlerinde kalıntılardan anlaşıldığına göre tarihi çok eskiye dayanmaktadır.Bu günkü halk ise 1924 yılında Yunanistanla yapılan nüfus mübadelesi sonucunda Selanik, Drama, Nasliç bölgesinden gelen Türklerden oluşmaktadır.Ayrıca köy, Sinop’un Durağan ilçesinde yapılan Altınkaya Barajı’ndan dolayı bu çevre göç almıştır.
İlçe merkezine 3 km uzaklıkta olan köy Çatalca’nın en yakın köyüdür.Ulaşım problemi yoktur.Muratbey Beldesi, Kamiloba, Celaliye Beldeleri, Ovayenice ve Elbasan köyleriyle komşudur.Köy Orman İşletme Müdürlüğü tarafından ağaçlandırıldığından koruma alanı içinde bulunan 50 dönümlük çam ormanına sahiptir.Köy çevresinde yabani hayvan hayatı gelişmiştir.
Köyün arazisi verimli ve ova olup tarıma elverişlidir.Arazinin modern tarım aletleriyle işlenmesi hububat verimini artırmıştır.Sebze ve meyve yetiştiriciliği gelişmiştir.Köy hizmetleri tarafından yapılan gölet, sulama amaçlı ve içme suyu kaynağı olarak kullanılmıştır. 17.09.2004 tarihinden itibaren Çatalca’nın mahallesi olmuştur.
CELEP KÖY
65 hane ve 280 nüfusa sahip olan Celepköy, Osmanlılar devrinde Rum Köyü olarak yerleşime açılmıştır. Kurtuluş Savaşından sonra Yunanlılarla yapılan mübadele sonucunda 1924 yılında buradaki Rumların yerine Yunanistan ve Bulgaristan’dan gelen Türk göçmenler yerleştirilmiştir. Bir orman köyü olan Celepköy tepe bir alana kurulmuştur. 2000 dönüm tarım alanı bulunmaktadır. Çatalca’nın kuzeybatısında, Terkos Gölü’nün güney yamaçlarında yer alır. Güneyinde Örencik, kuzeyinde Kara-deniz, batısında Hisarbeyli Mahalleleri ile komşudur. Çatalca-Yalıköy yolu üzerinde yer alan Mahalle, ilçe merkezine 30 km, İstanbul’a 80 km uzaklıktadır. Mahallenin geçimi orman ürünleri, mangal kömürü ile az miktarda tarımdan sağlanmaktadır.
ÇİFTLİKKÖY
Çiftlikköy’ün ilk kuruluşu bir çiftliktir. İsmini de bu çiftlikten alır. Çiftlikköy yaklaşık 300 sene önce Hacı oğlu, Kör hasan, Kürt dere çiftlikleri ile beraber Osmanlı Türkleri tarafından kurulmuştur. Çiftlikköy çevresinde ki diğer çiftliklere nazaran daha fazla gelişip köy statüsüne geçince çevresinde ki Rumların yerleşim merkezi olur ve zamanla bir Rum Köyü haline alır. Çevre çiftliklerde yaşayan Türklerle iyi anlaşamayan Rumlar halktan sarı lira toplayıp Hacı oğlu, Kör hasan, Kürt dere gibi Türk çiftliklerini satın alırlar, Çitlik köye katarlar. Çitlik köy daha büyük bir yerleşim merkezi olur.
Çiftlikköy ilk kurulduğu zaman hayvanların su içtiği yere bir çınar ağacı dikilmiştir, bu çınar tam 300 yaşında dır ve halen ayaktadır. 1924 yılında Selanik, Langaza Kazası, Ihlamur Köyünden ilk Muhacirler göçüp, Çiftlik köy’e yerleşmişlerdir. Bu Muhacirler şimdiki Çiftlikköy sakinlerinin dedeleri, babalarıdır. Balkan Harbi sırasın da Bulgar askerleri Çiftlikköy’ün hemen 1 km batısında ki tepeye kadar gelir ve “Gavur Tarla” denilen mevkide büyük bir savaş olur. Günümüzde, eğer aranırsa bu bölgede sandıkla, kolanla fişekler ve askeri malzemeler bulunmaktadır. Bulgar askeri ile en büyük savaşlar Kestanelik Köyü ile Çanakça Köyü arasında ki bölgede olmuştur. “Kahveyi İstanbul da içelim” diyen Bulgarlar, Çatalca da karargah kurmuşlar, ancak bir gece içinde sivil Türklerin Anadolu’ya, Türk askerlerin de Trakya’ya geçirilmesi sonucu Çatalca ovasın da çembere alınarak büyük bir hezimete uğramışlardır. Çiftlikköy’ün batısına kadar inen Bulgar askeri de geri çekilmek zorunda kalmışlardır.
Çiftlikköy ormanlık arazi içinde kurulmuştur. Karatepe, Kayalı burun tepelerinin yanı sıra Terkos Gölünü besleyen Kara dere, Sıcak su Deresi, Kayalı burun Deresi, Kürt dere gibi kaynaklar Çiftlikköy ormanlarından doğarlar. Bu derelerin suları içilebilir durumdadır. Çiftlikköylüler Selanik Muhaciri olduklarından Yunanistan’da ki Olimpiyatlar benzeri bir takım müsabakalarını da burada yapmaya devam etmişlerdir. 3 ayak (3 adım atma) gülle atma, cirit atma, güreş, at koşusu, insan koşuları bu müsabakaların Başlıcaları dır.
ELBASAN KÖYÜ
Elbasan, 758 nüfusludur. 1924 Lozan Antlaşmasının mübadele gereği Yunanistan’dan gelen Türklerin iskanıyla köy yerleşime açılmıştır. ‘ Patriyot’ olarak nitelendirilen bu muhacirler arasında halen Rumca konuşanlar var. Köyün adı hakkında iki rivayet vardır. Birincisi, köyün 3 km uzağındaki mağaralarda bulunan el figürlerinden geldiği, ikincisi ise, iki deniz arasındaki boğazda kaldığı için rüzgarın çok olmasından bu ismi aldığı söylenmektedir. Elbasan tarımsal karakterli ova köyü olup 1978 yılında köyün kuzey kesiminde bulunan bozuk baltalık ormana devlet ve köylü işbirliği ile çam fidanları dikilmiştir. Köyde tarım ve hayvancılık yapılmaktadır. Ayrıca çevre fabrikalarda çalışanlar da vardır. Deniz seviyesinden yüksekliği 324 m olan köy, Çatalca İlçe Merkezi, Çakıl Köyü,Ovayenice Köyü, Kadıköy ve İnceğiz Köyü ile çevrilidir. İlçeye uzaklığı 9 km’dir.
GÖKÇEALİKÖYÜ
Yunan Ordusunun İzmir’de denize dökülmesinden sonra, işgal sırasında Yunanlılarla işbirliği yapan Rumlar, yaptıkları kötülüklerden hesap sorulur diye Yunanistan’a kaçmaya başlarlar. Anadolu’dan bu yolla 850.000 sivil Rum, Yunanistan’a sığınır. Bu Rumlar Yunanistan’da yaşayan Türkler’e rahatsızlık vermeye başlayınca Lozan Antlaşması için toplanan konferans esnasında 30 Ocak 1923 tarihinde Türkiye ile Yunanistan arasında nüfus mübadelesi (değiş – tokuş) imzalanır.
Drama’nın Istarça ve Lise köylerine önce Türkiye’den getirilen Rumlar yerleştirilir ve bir müddet birlikte yaşarlar. Türkiye hazırlıklarını tamamladıktan sonra, Yunanistan’da yaşayan Türkler’in nakline başlanır. Bu nakiller deniz ve demir yoluyla yapılmıştır.
Dedelerimiz, Istarça ve Lise köylerinden kendi arabalara (at ve öküz arabaları) yüklerini yükleyerek taşınır malları ile önce Drama iline gelirler. Buradan devam ederek Kavala şehrine ulaşırlar. O zaman 15 yaşında olan, köyümüz halkından rahmetlik Mustafa Kaplan’ın anlattığına göre, orada diğer köylerden gelenleride bekleyerek 15 gün geçirirler. Daha sonra Türkiye’den gelen gemilere, büyük ve küçükbaş hayvanları ile beraber binerek deniz yolu ile muhtemelen Mayıs 1924’te anavatana doğru hareket ederler.
Gemiler Türk karasularına girdikten sonra, koyun ve keçi sürüsü olanlar karaya çıkarak, sürülerini otlata otlata yoluna devam ederler. Ailelerin gemilerde kalan diğer fertleri ise vapur ile Marmara denizini geçerek bugünkü Sinop iline bağlı; Erfelek, Ayancık, Gerze ilçelerine Samsun ve Ordu illerinin ilçelerine, Rumlar’ın boşalttıkları evlere yerleştirilirler. Koyun ve keçi sürüleri ile gelenler ise sürülerini otlata otlata İstanbul’a kadar gelirler.
İHSANİYE KÖYÜ
İhsaniye 1700 nüfusa sahip olup Çatalca’nın önemli köylerinden biridir. Köyün ne zaman kurulduğu kesin olarak bilinmemektedir. Bu günkü yerleşim, 1924 yılındaki nüfus mübadelesi sonucu Yunanistan’ın Selanik vilayetinin Langaza İlçesinin Ihlamur köyünde yaşayan Türklerin gelmeleriyle oluşmuştur. Eski adı ‘Ermeni Köy’ iken özgürce yaşam bir ‘İhsan’ olarak kabul edildiğinden köyün adı 1929 yılında İhsaniye olarak değiştirilmiştir. Batısında yer alan Pınarca mahallesi 1968 yılına kadar Ayazma Köyü Muhtarlığına bağlı kalmış, daha sonra yapılan halk oylaması sonucu Pınarca Mahallesi olarak İhsaniye Muhtarlığına bağlanmıştır. İhsaniye Çatalca’nın kuzeybatısında, Yıldız dağları eteklerinde yer almaktadır. Etrafı ormanlarla çevrilidir. Akalan. Çiftlikköy, Kabakça, Gümüşpınar ile Silivri ilçesine bağlı Akören ve Bekirli Köyleri ile komşudur. Çatalca ilçe merkezine Subaşı istikametinden 21 km, Kabakça köyünde 19 km uzaklıktadır. Binkılıç-İstanbul otobüs hattı üzerinde olduğundan ulaşım problemi yoktur. İlköğretimi bitiren öğrencilerin tamamı orta öğretime devam etmektedir. Eğitim düzeyi yüksektir. Köylüler, ticaret, işçilik, az miktarda tarım , hayvancılık ve orman gelirleriyle geçinmektedirler. Köyde mesire yeri olarak Çayır,Tavla ve Pınarca mevkileri bulunmaktadır. Kocakuyu Mağarası’nda yarasa sürüleri bulunmakta olup ayrıca sarkıt ve dikitlere de rastlanmaktadır.
KARACAKÖY
Eskiden bir Rum köyü olan Karacaköy ün tarihi 1410’lu yıllara dayanmaktadır. İstanbul’un fethinden sonra ilk köye girme cesaretini kazanan Topal Osman ağa ve Karaca Ahmet Paşa adlarındaki iki Türk sancaklarından Topal Osman ağa köyü 3 km güneyinde bulunan Belgrat Köyünde Bizanslılar tarafından şehit edilmiş, diğer sancaktar Karaca Ahmet Paşa anısına beldeye KARACAKÖY ismi verilmiştir. Eski bir Rum köyü olan Karacaköy ‘e , Bulgaristan’dan altı hane Türk’ün yerleşmesi ile Türkleşme başlamış,1877 Plevne Savaşı’ndan sonra yine Bulgaristan’dan gelen Türk aileleri ile 50 haneye yaklaşan nüfusu ile bir Türk köyü haline gelmiştir. Bu göçmen olayı 1923 yılı Cumhuriyetin ilanına kadar devam etmiş ve Karacaköy beldesi 164 haneye ulaşmıştır. Yapılan Lozan Antlaşmasına uyularak Drama’ dan , Langaza’dan, Osaviç’ten 308 hane gelmiş ve Karacaköy’ yerleşmişlerdir.
Beldemizin en eski ve halen kullanılmakta olan binası şu anda Belediye Başkanlığı binası olarak kullanılmaktadır. Tarihi 1405’lere dayanan bu tarihi yapıt iki defa yangın tehlikesi geçirmiş restore edilerek okul, karakol, muhtarlık binası olarak kullanılmaktadır. Beldenin tarihi yapıtları arasında 1924 yılında yapılan cami, 1926 yılında yapılan sağlık ocağı, 1968 yılında yapılan ilköğretim okuludur. Karacaköy beldesi şu anda 800 hanelidir. Karacaköy de ikamet edenlerin %99 ev sahibi, %1 kiracıdır. Geçim kaynağı olarak % 25 aile geçimini tarımdan, % 60 aile işçilik ve emekten, % 15 ailede diğer yönlerden geçimini sağlamaktadır. Önemli kazanç kaynakları ormancılık, çeltik, fasulye, ziraatıdır. Sütçülükte ayrıca bir katkıda bulunmaktadır.
Beldede ortaokul, orman işletme şefliği, sağlık ocağı, postane, eczane vb. bulunması nedeniyle diğer köyler içinde bir merkez konumundadır. Ayrıca 2500 nüfuslu beldede haftada bir Cuma günleri Pazar kurulmakta, yöre halkı ve civar köylerden gelen halk her türlü ihtiyaçlarını karşılamaktadırlar. Karacaköy halkı muhtarını 1900 yılında seçmiş 1995 yılı haziran ayında belde olana kadar 29 muhtar Beldeye hizmet vermiştir. Haziran 1995 ‘te ilk Belediye Başkanını ve merkez mahalle muhtarlığı kurulması ile de 30. muhtarını seçmiştir. Karacaköy orman işletmesinin 27 bin hektar ormanlık alanı vardır. Karacaköy’ün güneyinde Belgrat, Çiftlikköy köyleri, ormanlık arazi olarak küçük kuş kaya,Büyükkuşkaya, ile Hasan dağı tepeleri, Kürtdere, Çiftlikköy deresi, Belgrat deresi, Hamza deresi gibi dereler bulunmaktadır. Marmara denizini Karadeniz’e bağlayan eski Bizans suları da bulunmaktadır. Kuzeyde Nirengi tepe, Karasu deresi bulunmaktadır. Karasu deresinin başlangıç yeri Hasan tepe,Naltepe, gibi tepelerdir. Ayrıca Çobankule çayırı da bu kesimdedir.
KESTANELİKKÖYÜ
Köy 2150 nüfusa sahiptir. Kesin kuruluş tarihi bilinmemektedir. Köy, Cumhuriyetten önce Rum azınlığının yerleşim yeridir. Köyün ahalisi, 1924 yılında Yunanistan ile yapılan mübadele gereği Selanik ve çevresinden getirilen insanlardan oluşmaktadır. Rumlar zamanında ‘Kestana’ olarak adlandırılan köyün ismi ‘ Kestanelik’ olarak değiştirilmiş bu güne de bu isimle gelmiştir. Bu ismin köyün etrafında bulunan kestane ağaçlarından dolayı verildiği zannedilmektedir. 1965 yılında İstanbul’un pilot köyü olarak seçilmiştir. Bu özelliği bugün de devam etmektedir. Kestanelik köyü, Yıldız dağlarının güney doğu uzantısında bulunan Bağlar tepesi’nin doğu yamacına kurulmuştur. Köyün mülki sınırları içinde bulunan arazi peneplen bir yapıya sahip olmakla birlikte ovalık toprakları da çoktur. Doğusunda Örcünlü, batısında Oklalı, güneyinde İzzettin, kuzeyinde Çanakça köyleri bulunmaktadır. Çatalca’ya 13 km, İstanbul’a 60 km uzaklıktadır. Halkın % 50 si geçimini, ticari etkinliklerden % 20 si fabrikadan. % 10 u ise çiftçilik yaparak sağlarlar.
MURATBEY KÖYÜ
Eski adi Mertenik olan Beldeye Çatalca - Istanbul yolunun 6 ci Km. den saga sapilip, 2 Km . daha asfalt bir yol geçilerek gidilen Büyük ve Modern bir yerlesim yeridir. 1998 de Belediye olduktan sonra daha da gelismistir. 450 Hane olan yerlesimde evler tek katli bahçeli olmasina karsilik Bes kata kadar olanlari da vardir. Binalarinin %20 si Yigma %80 i de Betonarme yeni binalardan olusmaktadır.Yerlesim halki 1923 Mübadele anlasmasi sonrasi , Yunanistan in Selanik, Nasliç Iskodra , Asagi Kilkis , Yukari Kilkis Bölgelerinden Deniz yoluyla Mimarsinana gelinmis. Burada gelenler için kurulan kampta , Temizlik ve saglik muayenesinden sonra , Kara yoluyla ve Rumlarin kullandigi At arabalariyla yerlesime gelip Iskan olmus. Halkin geneli Patriyot ve Pomak Diye anilan Guruplardan olusmaktaymis.Yerlesim yeri iskan öncesi Dört adet Çiftlikmis. Mertenik , Lahana , Gredine , Kesis Çiftlikleri birlestirilip gelen ailelere Nüfus basina taksim edilerek iskan verilmis . Ve köyün Insasina baslanmis.Köyün yetistirdigi meshur ürünü olarak Ayçiçegi Meshur yemegi ise Patriyot Böregi olarak tanitilmakta . Eski büyüklerin söylemesine göre 1960 yillarina kadar Mart ayinin son Cuma Gününde civar köylerden de gelen Misafirler ile birlikte Helva Söleni düzenlenip , Mevlit okunurmus. Günümüzde ise bu adet yok olmus.Yerlesimde evlenme adetleri genelde görücü usulu veya kizla oglanin anlasmasi sonucu , Aileler arasi gidip tanisip sart kosma ve kiz isteme adetleri uygulanir. Aileler arasinda nisan yapilir. Nisanlilik devresinde aileler hazirlik yapar . Çeyiz alma, Dügün öncesi Kina gecesi Mutlaka uygulanir. Önce Dini sonra Resmi Nikah törenleri yapilir. Dügünler eskiden Köy evlerinin bahçelerinde yemekli olarak yapilirken Günümüzde salon dügünlerine geçilmistir.Damat Trasi , Gelinlik , Damatlik elbise adetleri mutlaka uygulanir. Dügün salonlarinda ekseriyetle Ince saz ve Hafif bati Müzigi çalinarak danslar edilip Oynanarak eglenilir.Yerlesim Istiranca Daglarinin baslangicindaki tepelerin eteklerinde kurulmus Önü ovalik bir arazisi vardir. Ve Modern bir Çiftçilik yapimaktadir.Köyde Tarihi eser olarak Ahmediye Köyüne Giden yolun Üzerindeki Kemerli tas köprü gösterilmektedir.Yerlesime gelen yabanci Turistler modern kahvelerinde Rumca , Ingilizce , Almanca anlasabilecegi Insanlar bulabiliyor.
OKLALI KÖYÜ
Oklalı 1250 nüfuslu bir Mahalledir. 1340 yılında Rumlar tarafından kurulmuştur. Rumlar Kurtulul Savaşından sonra mahalleyi tamamen terk etmişlerdir. Bu günkü ahalinin bir bölümü 1923 yılında Selanik’ten gelen muhacirlerden , bir bölümü ise 1979 da başlayan göç ile Anadolu’dan gelen insanlardan oluşmuştur. Mahalle,Çatalca’nın kuzey batısında yer almaktadır. Ormanların tahribatı sonucu bölgenin bitki örtüsü antropojen step olarak karşımıza çıkmaktadır. Bölgede küçükbaş ‘ büyükbaş hayvancılık ve ayçiçeği buğday tarımı yapılmaktadır. Doğusunda Örcünlü ve Kestanelik, batısında Subaşı, güneyinde İzzettin, kuzeyinde Çanakça Mahalleleri bulunmaktadır. İlçeye uzaklığı 1 km olup ulaşım minibüs ve otobüslerle sağlanmaktadır. En yakın demiryolu Gökçeali köyündedir.
OVAYENİCE KÖYÜ
Ovayenice köyü 1325 nüfusa sahiptir.Köy,1899 yılında kurulmuştur.Ahalisi,1924 yılındaki mübadelede gelmiştir.Rumlar zamanındaki ismi Nihor (Yeni kurulmuş köy) dür. 1924’ten sonra köyün adı Yenice olarak değiştirilmiş ancak diğer Yenice ile karışabileceği göz önüne alınarak daha sonra da ‘ Ovayenice’ olarak tekrar değiştirilmiştir.Arazisi genelde ovalıktır. Köyün güneyinden geçen dere sulama işlerinde kullanılır.Kuzeydoğusunda Çakıl, kuzeyinde Elbasan, batısında Kadıköy, güneyinde Kamiloba,Kumburgaz ve Celaliye kasabaları bulunmaktadır. Çatalca’ya 7 km uzaklıktadır.Köyün geçim kaynakları tarım ve hayvancılıktır.Arazisi olan ailelerde çeltik ekimi de yapılmaktadır.
YAZLIKKÖY
470 nüfuslu olup, Mahallenin ilk ismi ‘Lezeri’ dir. Bu isim, 1935 yılında ‘Yazlık’ olarak değiştirilmiştir. Mahallenin ne zaman kurulduğu tam olarak bilinmemektedir. Bununla beraber köydeki kuyu ve ev kalıntıları ile yaşlı bir çınar ağacından fikir yürütülerek 500-600 yıllık bir yerleşim yeri olduğu tahmin edilmektedir. İlk olarak kimlerin kurduğu tam olarak bilinmemekle beraber Rumlar tarafından kurulduğu söylenmektedir. 1923 yılına kadar Rum köyü olarak kalmıştır. Kurtuluş savaşı sonunda Rumlarla yapılan mübadele sonunda, o zaman Selanik te yaşayan Türklerle yer değiştirilerek şimdiki köy halkını oluşturan 15-20 aile buraya yerleştirilmiştir.
2. Dünya savaşı yıllarında savunma amacı ile yapılan mevziler ve koruganlar ile tank manileri (ray demirleri ve duvarlarla yapılmış) bulunduğu arazi üzerine inşa edilmiş olan Alaiye Şehitliği köyün en önemli tarihi mekanıdır. Köyün kurulduğu, Karadeniz, Terkos gölü ve Büyükçekmece gölü arasında kalan bu bölge askeri bakımından stratejik bir öneme sahip olduğu gibi, Avrupa’dan Asya’ya uzanan kervan yolları ile ipek yolunun güzergahında olması hasebiyle de önemli bir konuma sahiptir. Terkos Gölü’nde sular çekildiğinde taş köprü ve yol kalıntılarının görüldüğü söylenmektedir. Kervan yolu kaybolmasın diye Evliya Çelebi’nin göl boyunca çınarlar diktiği ve yakın zamana kadar bunların durdukları bilinmektedir. İlçenin kuzeyinde yer alan köy, Çatalca yarımadasının Karadeniz, Terkos gölü ve Büyükçekmece gölü arasındaki karadan daralmış bir yerinde bulunmaktadır. Köyün batısında Örencik, güneybatısında Dağyenice, güneyinde Çanakça, güney doğusunda Yassıören, doğusunda Balaban, kuzeyinde Terkos gölü bulunmaktadır. Mahallenin ilçeye uzaklığı 22 km dir. Mahallenin geçimi büyük ölçüde tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır.